Dikkat Eksikliği ve Hiperaktivite Bozukluğu
Dikkat süresi kısa, dikkati çabuk dağılan, fiziksel ve sözel olarak aşırı
hareketli, cevaplarında aceleci olan çocuklar 1940’lardan beri psikolog ve
psikiyatristlerin inceleme alanı olmuş.
İlk tanımlama 1902 yılında İngiltere’de yayınlanan makaleden sonra
gerçekleşmiştir. DEHB üzerine vaka sayısı oldukça fazla ve araştırma sayısı
da buna oranla çok fazla.
Sınıflama Sistemi
-
Bileşik görünüm:
Hem A1 (dikkatsizlik), hem de A2 (aşırı hareketlilik/dürtüsellik) tanı
ölçütleri karşılanmıştır. Klinikte en sık gördüğümüz genellikle
bileşik tip bozukluk olmaktadır.
-
Dikkatsizliğin baskın olduğu görünüm
-
Aşırıhareketliliğin/dürtüselliğin baskın olduğu görünüm
Dikkat Eksikliği
Öğrenmenin şartları, zihinsel yeti ve dikkatin kaliteli bir şekilde
sürdürülmesidir. Yani dikkat öğrenebilmemiz için olmazsa olmaz bir alandır.
Dikkat eksikliği ise çabuk sıkılmak demektir. DE tablosunda, bazı özel
alanlarda sıkılmama aşırı odaklanma olabilir. Bu özel alanlar, haz ve ilgi
duydukları noktalardır ve çok iyi odaklanabilirler. Örneğin çocuk
bilgisayar oyunlarına ya da puzzle parçalarına dikkatini çok iyi verebilir.
O yüzden genel anlamda sınıflandırma yapmadan, vaka odaklı çalışmak her
zaman daha verimli olacaktır.
Sadece dikkat eksikliğinin olduğu grupta; bazen aşırı hareketli olmayan
hatta durgundiyebileceğimiz bazı çocuklar da bu tanıma girer.
DEHB biyolojik kökenli bir problemdir. (%80’in üzerinde) Temelde çevresel
nedenlerle oluşmaz. Yine de yatkınlık anlamında veya sınırlılık düzeyinde
genetik, bireylere özgü temelleri vardır. Ancak çevre hastalığın seyrini
değiştirebiliyor, tabloyu kötüleştirebiliyor ya da tam tersi
iyileştirebiliyor. Özellikle çocukların aile içi dinamiklerinin
olgunlaşması ya da gelişmemiş olması DEHB için önemli bir risk faktörü
oluşturmaktadır. Yürütücü işlev fonksiyonlardaki bozukluklara bağlı oluşur.
Ancak biliyoruz ki bu işlev; yaşla, toplumsal etkiler altında ve eğitimle
en fazla gelişen zihinsel işlevlerdir.
Bu çocuklar kronolojik yaşa uygun dikkat süresinde ve kurallara dayalı
davranışta belirtiler gösterirler. Yürütücü işlev fonksiyonları
birbirleriyle ardışık hareketleri sağlıklı yapmamızı sağlar. Organizasyon,
planlama, zamanı yürütebilme, öncelikleri belirleme, unutmama, kendimizi
frenleyebilme gibi.
Bozulan noktalardan biri de planlama ve organizasyondaki sorunlardır.
1. Planlamayla ilgili ciddi sorun yaşarlar.
2. Planlamayı yaparken zamanı yönetemezler, zamanı ayarlayamazlar. Örnek:
her sabah okula gitme konusu kaosa dönüşür. Hazırlanamaz, servis dışarıdan
korna çalar. Çünkü önceliklerini belirleyememiştir.
3. Günlük hayatta unutma durumları yaşarlar. Örnek: Sifonu çekmeme olayı…
Çocukta unutma var, planlama yok. Çünkü o sırada aklında başka şeyler var.
4. Organizasyon eksikliğinden ötürü öncelikleri belirleyemezler.
Dürtüsellik
Doğuştan itibaren kontrolde zafiyet yaşayan bir çocuk grubudur. Bazı
kişilerin kontrol becerisi daha az gelişir ya da neredeyse hiç gelişmez.
Kontrol becerisi (fren sisteminin) çok az olması ya da hiç olmaması,
çocuğun dışarıdan aldığı uyarıları öğrenmesine rağmen uygulayamamasına
neden olur. Ardından çocukta ortaya çıkan davranış bozuklukları ile beraber
toplum tarafından aile suçlamalara yersiz ve kötü ithamlara maruz kalır.
Aslında kimsenin zihninde dürtüsellik diye bir kavram oluşmaz. Ancak öyle
bir durumdur ki, kişinin hayatına ve geleceğine mal olabilir.
Dürtüsel çocuklar genelde kuralları bilemezler, öğrenemezler ya da
kuralları bildikleri halde uyamazlar. Kuralların çocuğa defalarca
anlatılmasına rağmen sürekli istenmeyen davranışın yeniden yapılması karşı
taraftaki ebeveyni çileden çıkarabilir. Yukarıda bahsettiğimiz DE üzerinde
aile bir nebze tolerans gösterebilir. Ancak dürtüsel bir çocuk karşısında,
durumlara karşılık tolerans göstermek çok zor olur hatta hiç olmayabilir.
10 yaş öncesinde; Dürtüsellik/Karşıt Gelme Bozukluğu olarak karşımıza çıkan
çocuğa müdahale edilmediğinde yaklaşık %50’sinde davranış problemleri
katlanarak büyür ve 10 yaşından sonra; davranım bozukluğu olarak kendisini
gösterir. Yine çocuk burada da tedavi edilmemişse ya da iyi yönetilmemişse
geri dönüşü pek te mümkün olmayan bir yola girerek 18 yaş sonrasında;
Antisosyal KB dediğimiz psikopat bir kişi olarak karşımıza gelecektir.
Yani burada erken teşhis ve ailenin bilgilendirilmesi ve yönlendirilmesi
çok önemli. Çocuk en başta, dürtüsellik kısmında tedavi edildiğinde,
ileride ortaya çıkacak sıkıntıların önü kesilmiş olur.
Tanı ve Belirtileri
Üç temel alanda (Dikkat/konsantrasyon, hiperaktivite, dürtüsellik) klinik
özellikleri varsa, baskınsa ve çocuğun işlevselliğini etkiliyorsa,
özellikle sosyal adaptasyon yönünü önemli ölçüde bozuyorsa, akademik alanda
performansını etkiliyorsa, ilişki kurma ve sürdürmede zorluk yaşıyorsa
DEHB’nun habercisi olabilir. Bozukluklar mutlaka kendini okul ve
evortamında beraber göstermelidir.
Dikkat Eksikliği Alanındaki Belirtileri;
yürütücü, bilişsel bir fonksiyondur. Bu fonksiyonları etkileyen
durumlar;
1. Dikkatini odaklamada ve sürdürmede zorluk
2. Dikkatsizliğe bağlı hatalar yapmak
3. Sıklıkla dinlemiyormuş gibi gözükmek
4. Görevleri organize etmede zorlanma
5. Sıklıkla talimatlara uymada zorlanma
6. Öğrenmede zorluk (Bilgiyi depolamada ve geri çağırmada zorluk yaşarlar.
Çünkü bunun için dikkat gereklidir.)
7. Bilgiyi süzmek konusunda eksiklik (Etraftaki her bir uyarana ilgi
gösterirler. Böylece gerekli gereksiz tüm bilgiler hatırlanır.)
8. Başka bir uyaranla dikkatinin çabuk dağılması; “Kendimi sanki televizyon
izlerken her an biri kanalları değiştiriyormuş gibi hissediyorum. Tam derse
ilgimi veriyorum, peş peşe düşünceler aklıma geliyor.” Aslında sınıfta
çocuğu düşünceler, görüntüler ve sesler alıkoyar ve dikkati sürekli
dağılır.
9. Okulda her gün bir şeyini unutma ya da kaybetme (Okul çağı çocuklarının
öyküsünde okulda kalem, defter, çanta, hırka unutma gibi durumlar görülür.
Çünkü çocuk eve dönerken kendine ait olan sınırları bilişsel olarak
çizmekte sorun yaşarlar. Ya da evde eşyalarını koyduğu yerleri
unutabilirler.)
10. Uzun süreli zihni çaba gerektiren görevlerden kaçınmak, ödev
verildiğinde tamamlamakta zorlanma (Çünkü odaklanamazlar. Yetişkinlerde de
görüşmeyi uzun süre sürdürmekte zorluk çektikleri görülür. Çünkü etraftaki
diğer uyaranlar çelinebilirliği artırdığı için uzun süre konuşmak neredeyse
imkansızdır.)
-
Hiperaktivite Alanındaki Belirtiler;
Aileler hiperaktiviteyi “sanki çocuğa motor takmış gibi” olarak ifade
ederler. Bu durum evde olduğu gibi okulda da böyledir. Öğretmenden bir
gözlem raporu istesek tipik notları olacaktır. Mesela “derslerde sürekli
ayağa kalkıp geziyor, başka sıralara geçiyor, arkadaşlarını rahatsız
ediyor, sınıftan çıkmaya çalışıyor” gibi ifadeler. Bu durumda çocuğun
sadece dikkatsizlikle ilişkili fonksiyonları bozulmamıştır. Aynı zamanda
çocuğun motor fonksiyonlarını denetlemekle ilgili de bir problemi vardır.
Hiperaktif çocuklar genellikle sakar olarak olarak görülür. Özellikle bu
çocuklarla gözlem yaptığımızda sürekli bir yerde oturmada yerinden
kalkmasalar bile devamlı hareketlilik hali vardır.
Hareketlilik en çok hangi ortamlarda artıyor?
Günlük yaşamda; Sofradayken, televizyon seyrederken, lokanta ve sinemada,
yatma zamanında, arabada iken, giyinirken, banyoda yıkanırken, evde misafir
varken, misafirlikteyken, alışveriş dükkanlarında, evde bir iş
verildiğinde, anne telefondayken, kendi başına oynarken, başkaları ile
oynarken kendini belli eder.
1. Yerinde olamamak, kıpır kıpır olma hali
2. Sıklıkla sırayı terk etmek
3. Aşırı düzeyde ve uygunsuz bir şekilde koşmak veya tırmanmak
4. Sessiz oynamada zorlanma
5. Sürekli hareket halinde olma
6. Aşırı düzeyde konuşma
Genellikle çocuk düşünmeden hareket eder. Arabalara dikkat etmeden topun
arkasından caddeye koşar, oda içinde koştururken saksıya çarpar, sınıfta
öğretmen yönerge verirken sonuna kadar dinleyemez ve soru bitmeden cevap
vermeye kalkışır (böylelikle sıkça anlamadan cevap vererek hata yapar).
Çocukları disipline etmek zordur, çünkü söyleneni dinlemedikleri için
kendilerinden isteneni de bilemezler. Yani çocuk düşünceye fırsat vermeden
davranıma geçiş yapar. Genellikle arkadaş ilişkileri olumsuz etkilenir ve
uyum sağlayamaz.
Tüm bu yetersizlikler çocuğun elinde olmayan nedenlerden kaynaklanır.
Çocuğa “dikkat et” “iyi düşün” gibi sürekli yönerge vermenin yararı olmaz.
1. Sıklıkla daha soru bitmeden cevaplamak için atlama
2. Kendine sıra gelmesini beklemekte zorlanma
3. Sıklıkla başkalarını rahatsız etme
Tedavi Yöntemleri
1. Psikoeğitimde
Aileye ve bazen de çocuğun yaşına ve gelişim düzeyine göre anlayabileceği
derecede psikopatolojiyi anlatmak gerekiyor. Ayrıca aileye dışarıdan
sürekli telkinler gelmektedir; iyi yetiştiremediniz, şımarttınız, iyi anne
baba olamadınız, çok taviz verdiniz vs. İşte tam bu noktada aile
psikopatolojiyi ıskalayıp kendine ya da çocuğa yüklenmeye başlarlar. Sorunu
şımarıklık, bir eğitim sorunu olarak değerlendirirler ve çoğunlukla çocuğa
yüklenirler. Ailenin bunları zihinsel olarak kavramasına hizmet edilmezse
evde çatışmalar sürekli devam eder. Amaç var olan süreci nasıl
yöneteceklerini aileye öğretmek olacaktır.
2. İlaç Tedavisinde
İki nedenle DEHB’nda ilaç kullanımı uygulanır;
- Var olan dikkat eksikliği çocuğun zekasına göre akademik performansını
çok aşağı çekiyorsa (dikkatini veremiyor, matematik öğrenemiyor, okuması
kötü, ders dinleyemiyor, ödev yapamıyor, sınav performansı çok düşüyor ve
dikkati dağılıyorsa) hekim ilaca karar verir.
- Eğer çocuğun davranışları, hiperaktivitesi ya da dürtüselliği o çocuğun
ev içerisinde ve okuldaki sosyal uyumu bozuyor nitelikte ise; arkadaş
ilişkilerini yönetmede problemler, okul yönetimi ve öğretmenle ciddi
sorunlar yaşıyorsa, evde sürekli zarar varsa ve çocuğun yaşam kalitesi de
etkileniyorsa ilaç tedavisine başlanır.
3. Psikoterapide
Oyun terapisi, BDT, destekleyici psikoterapi ve bazı motivasyonel
görüşmeler kullanılan teknikler arasındadır. Genellikle başta çocuğun
dürtüselliği çok yoğun değilse ve mental açıdan normal seviyeye sahipse
psikoterapiye başlanabilmektedir. 12 yaşın altındaki çocuklar, sorunlarını
anlayıp ifade edemediklerinden dolayı onlarla oyun terapisi yapmak daha
uygun olacaktır.
Bilişsel davranışçı terapilerde 12 yaşın üzerindeki çocuklar, kendilerini
rahatsız eden düşünce ve duygulardan söz ederler; işe yaramayan davranış
biçimlerini anlatıp, bunları nasıl değiştirebileceklerini konuşurlar.
Özellikle ilaç tedavisiyle beraber sıkı takip psikoterapide çok daha fazla
etkinlik sağlamaktadır. Çocuk davranışlarını kontrol etmeye başladıktan
sonra verilen telkinleri ve davranışçı ödevleri daha güzel yapmaktadır.
İlacın fren
Ayrıca Almanya Bremen Üniversitesi tarafından geliştirilmiş olan ve
ülkemize de getirilmiş olan “Attentioner” adlı program son yıllarda
sıklıkla uygulanan bir terapi yöntemi mevcuttur. Nöropsikolojik tabanlı bir
programdır ve davranışçı terapi elemanlarını içerir. Programda beynin
sistematik olarak artan düzeyde çoklu uyaranlarla karşılaştırılır, yeni
aktif yolaklar oluşturulur, hatalı yolaklar yenilenir. Sonuç olarak
işlevsellik onarılır.
4. Özel Eğitimde
Özellikle DEHB özel öğrenme güçlüğü eşliğinde ise özel eğitim almak çok
önemlidir.
Genellikle özel eğitim uzmanları çocuklarla bire bir çalışarak yürütücü
işlevlerinin gelişmesi konusunda yardımcı olurlar. Bunun sonucu olarak ta
akademik çalışmaları konusunda özel yöntemler geliştirir ve bunu
sürdürürler. Faydacı ödev sistemlerini oluşturmak, ödev zamanını ve yerini
belirlemek, ödevi parçalara bölmek, davranış sözleşmeleri oluşturmak, yazım
kuralları öğretimi, sistematik matematik eğitimi gibi teknikler
kullanılabilir. Ancak çocukların eğitim planlamasını doğru yapabilmek,
yeteneklerine göre planlama oluşturabilmek önemlidir. Bireysel eğitim
çocuğa özeldir, çocuğa göre geliştirilir.
Tedavinin her ayağında olduğu gibi özel eğitim uzmanlarının aile ile
sürekli görüşmesi ve bilgilendirmeler yapması çok önemlidir.
Psikolog Elifnur Bekçi